49 kişinin öldüğü Emre Apartmanı'nı yapan müteahhidin kızları konuştu
6 Şubat depremlerinde 49 kişinin öldüğü Emre Apartmanı ile ilgili dava devam ederken ikinci müteahhit Ali Emre'nin ailesi yıkılan binaya dair açıklama yaparak adil yargılanma istedi.
6 Şubat depremlerinde 49 kişinin öldüğü Emre Apartmanı ile ilgili dava devam ederken ikinci müteahhit Ali Emre’nin ailesi yıkılan binaya dair açıklama yaparak adil yargılanma istedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan ve 49 kişinin ölümüne neden olan Gaziantep’teki Emre Apartmanı ile ilgili duruşma geçtiğimiz aylarda görülürken mahkeme heyeti, 2’si tutuklu 4 sanık hakkında mevcut hallerinin devamına karar vermişti. Dosya kapsamında tutuklu olan 2 müteahhitten Ali Emre’nin ailesi, binadan sorumlu gerçek fenni mesul mimar ve mühendislerin tutuklanmadığını, teknik bilgisi olmayan müteahhitlerin cezaevinde olduğunu söyledi. Aile, “Binayı taşıyan en büyük unsur temeldir. Yanlış bir temel yapıldığı için depremin 10 ila 15. saniyesinde burası yıkıldı. İkinci müteahhit zemin katından sonra, yani temel, bodrum ve dükkan katı yapıldıktan sonra burayı alıyor. İkinci Müteahhittin bu depremde, yıkılma anında hiçbir kusuru görülmediği dosyada açıkça belirtiliyor” diyerek adil yargılanma istedi.
“Asıl suçlular dışardayken bizim babamız taksirle adam öldürmeden yargılanıyor”
Babasının Emre Apartmanının ikinci müteahhidi olduğunu belirten Beşire Emre, adil yargılanma istediğini belirterek, “Bu binanın temelinde tamamen usulsüzlük var. Çünkü temel mütemadi temel olarak proje çizilmesine rağmen münferit temel olarak yapılmış. Münferit temel dediğimiz temelde sadece temel pabuçları var arada bağlantı kirişleri yok. Oldukça zayıf bir temel şeklinde yapılmış. Üstelik bu temel proje çizilmeden önce ruhsatsız bir şekilde yapılmış. Aslında ilk müteahhitler Ahmet Yıldız ve Erol Özuslu burada ruhsatsız bir şekilde binaya başlıyor ve sonradan statik projesini çizdiriyorlar. Üstelik bunlardan birisi de mimar. Dolayısıyla teknik eleman olmasına rağmen burada usulsüz bir temel yapıyor. Binayı taşıyan en büyük unsur temeldir. Yanlış bir temel yapıldığı için de depremin 10 ila 15. Saniyesinde burası yıkıldı. İkinci müteahhit zemin katından sonra, yani temel, bodrum ve dükkan katı yapıldıktan sonra burayı alıyor. İkinci müteahhidin bu depremde, yıkılma anında hiçbir kusuru görülmediği dosyada açıkça belirtiliyor. Dosyada bilirkişi raporları olmasına rağmen henüz yargılama süreci çok yavaş bir şekilde devam ediyor. Bilirkişi raporu 1 kez alınabildi ve henüz 1 kez keşif yapılabildi. Bu tarz dosyalarda 7-8 bilirkişi raporu alınırken bu dosyada 1 tane bilirkişi raporu var. Bizde bunun kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyoruz. Beton ve demir çalan insanlar yargılanmıyor. Asıl suçlular dışardayken bizim babamız taksirle adam öldürmeden yargılanıyor ve 15 aydır içeride. Adil bir şekilde yargılanma istiyoruz. Bilinenlerin gün yüzüne çıkmasını, hakimin buna göre yargılamasını, temelin bir binada ne kadar önemli olduğunu düşünerek yargılama yapmasını istiyoruz” dedi.
“Temeli açıp görmesi gibi bir şey söz konusu değil”
Babasının Gaziantep’te birçok site yaptığını söyleyen Beşire Emre, hiçbirinde kusur ve hasar olmadığını ifade ederek, “İkinci müteahhit bu durumu bilmiyor muydu? Aldığında bundan haberi yok muydu diyorlar. Tabi ki yoktu. Çünkü temel üstü kapatılmış bir unsur. O yüzden temeli açıp görmesi gibi bir şey söz konusu değil. O yüzden biz babamın adil bir şekilde dosyadaki gerçeklere göre yargılanmasını istiyoruz. Babamın Gaziantep’te 2 site ve 15 bloğa yakın yapmış olduğu yapı var. Hiçbirinde bir kusur yok. Herhangi bir hasar yok. İnsanlar içerisinde oturmaya devam ediyor. Sadece bu binayı sonradan teslim aldığı için bu bina yıkılıyor” ifadelerini kullandı.
“B bloğun herhangi bir sarsıntıda yıkılıp yıkılmayacağı belli değil”
Gülay Emre, aynı müteahhit tarafından yapılan bir diğer blok olan B blokta oturan insanların da yanlış temel üzerinde oturduğunu ve hayatlarının risk altında olduğunu söyleyerek, onların da haklarını araması gerektiğini söyledi. Gülay Emre, “B blokta oturan insanların da hayatı söz konusu. Ufak bir sarsıntıda dahi yıkımı çok büyük bir risk. Çünkü ne kadar demir ve beton çalındığı hala bilinmemektedir. Bu bina projeye uygun yapılsaydı veya beton ve demir kullanılsaydı yıkılır mıydı? Bu büyük bir soru işareti. Maalesef ki bina mütemadi temel üzerine oturtulmuş bir bina. Bu ikisi arasında ne kadar beton ve demir çalındığı hatta kaybolduğu bile belli değil. Bu ortadaki fark çıksa adil bir yargılanma söz konusu olur. Çünkü kusur oranlarının belirtilmesi bu konu bakımından çok önemlidir. Burada bulunan apartmanların temeli ikisi birlikte atılıyor. Dükkan tablaları atıldıktan sonra satın alması gereken ikinci müteahhidi buluyorlar ve ruhsatlı ve projeli bir şekilde devrediyorlar. Bundan sonra 11 katlı bloğu ikinci müteahhit yapıyor daha sonra oturma izni, iskan izni alarak toprak sahiplerine teslim ediyor. Biz keşifteki müteahhitlere de ikinci müteahhittin açıp temeli görme imkanı var mıydı? Şeklinde sorduğumuzda bize o dönemde böyle bir imkanın mümkün olmadığını söylediler. Bu konuda insanların haklarının kaybolmamasını istiyorum. Burada büyük bir ihmal söz konusu. Projelendirme konusundan, demir ve beton konusundan gerçekten bilinçli bir şekilde haklarını arasınlar istiyorum. Hatta yıkılmayan B blokta oturan insanlar yanlış temel üstünden evler satın almışlar ve yanlış temel üstünde oturuyorlar. Herhangi bir sarsıntıda yıkılıp yıkılmayacağı belli değil. Onlar da haklarını arasınlar” diye konuştu.